Dr. Bahar Eriş Kigem.com ile paylaştı: Erken dönemde potansiyeli keşfetmek için neler yapmak gerek?
Eğitimci Dr. Bahar Eriş’in yeni kitabı “Senin Yolun Hangisi?” kısa süre önce çıktı. Kigem.com açılışı nedeniyle, yazar ve yayıncının izniyle, kitaptan güzel ve faydalı bir bölümü yayınlıyoruz. Çocukların potansiyelini erken dönemde keşfetmek için ne yapmalı? Bu kritik ve yaygın soru kitapta cevaplanıyor. Biz de o bölümü yayınlıyoruz. Eriş ve Alfa yayınlarına izin için teşekkür ederiz.
Potansiyel keşfinde anahtar, gerçek bir gözlemci olarak hareket etmektir. 17. yüzyılda yaşayan Samuray Musashi aynı zamanda bir filozofmuş. Musashi, “gözlemci göz” ve “algılayıcı göz” diye bir ayrım yapmış. Gözlemci göz, durumu olduğu gibi görür, yorum katmaz. Psikolojik etkilerden olabildiğince arındırılmış, objektif kamera bakışıdır. Algılayıcı göz ise ona anlamlar yükler, kendi hikâyesinin önyargılarını ekler, olmayanı var eder, olanı yok sayar.
Kendimizi ya da çocuğumuzu anlamaya çalışırken algılardan değil, objektif olarak gördüklerimizden hareket etmemiz sağlıklı olandır. Araştırmalar, insanların başkalarının çocuklarını daha objektif değerlendirdiğini ama iş kendi çocuklarına gelince objektifliklerini yitirdiğini gösteriyor. Ebeveyn ya da öğretmenseniz, bu süreçte sorabileceğiniz bazı sorular var:
● Çocuk neye daha çok ilgili? Çocuğunuzu küçük yaştan itibaren farklı faaliyetlerle buluşturarak hangi alanlara ilgisi ve eğilimi olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Küçük çocuklar her şeye merak duyarlar, o yüzden ilgi alanlarını keşfetmek biraz zor olabilir. Asıl güzel olan da bu arayıştır. Onları yeni yerlere götürmek, kitaplar okumak, farklı deneyimler için yeterince alan ve zaman tanımak gerekir. Belki bir ay dinozorlar, bir başka ay robotlar ilgisini çekebilir. Zaman içinde bir yere doğru daha derin ilgi duyacaktır.
Angela Duckworth Azim kitabında, kişinin ilgi alanlarını kendi içine bakıp keşfedemeyeceğini belirtiyor. Dış dünyayla etkileşimler ilgileri tetikler. İlgi keşfi süreci karmaşık, tesadüfi, verimsiz bir süreç olabilir. Çünkü kişi neyin ilgisini çekip neyin çekmeyeceğini öngöremez. Ne istediğimizi netleştirmek kadar ne istemediğimizi bilmek için de birçok şeyi denememiz gerekir. Deneyimlemeden hangi ilgilerin kalıcı hangilerinin geçici olduğunu bilemeyiz.
● Çocuk neye dikkat ediyor? Müziğe eğilimi olanlar seslere, dile eğilimi olanlar sözcüklere, matematiksel düşünceye eğilimi olanlar mekanizmalara ve sayılara, görsel düşünceye eğilimi olanlar şekillere ve hareketlere, spora eğilimi olanlar dansa, müziğe, harekete dikkat edebilirler. Çoklu Zekâ Kuramı 8 farklı zekâ tipi olduğunu savunur. Kuram bugün çeşitli eleştirilere maruz kalsa da, çocuğun neye eğilimi olduğunu anlama konusunda yine de bir ipucu verebilir. İnternette “Howard Gardner Çoklu Zekâ Kuramı” diye aramanız yeterli. Ayrıca yazarın Zihin Çerçeveleri kitabını da okuyabilirsiniz.
● Çocuk nasıl oynuyor? Özellikle de yetişkin müdahalesi olmayan, serbest oyun, potansiyel keşfinde çok önemli. Serbest bırakıldığında ne yapıyor? Hangi oyuna ya da oyuncağa yöneliyor? Bir oyuncakla oynarken renklerine mi dikkat ediyor? Ses efektleri mi yapıyor? Oyuncağı uçak gibi hayal edip onu uçuruyor mu? Nasıl çalıştığına mı bakıyor, parçalarına mı ayırıyor? Onunla diyaloğa mı giriyor? Hepsi ayrı bir eğilimin ön işareti olabilir. Mesela uçağı uçurmak yerine onu karşısına oturtup konuşan çocuk sosyal eğilimli olabilir. Uçağı parçalarına ayırıp inceleyen daha analitik bir zihne sahip olabilir. Özetle çocuğun sadece neyle oynadığı değil, nasıl oynadığı da önemli.
● Çocuğun gözünü parlatan ne? Çin’de kadim sokak satıcıları, müşterilerine ne istediklerini sorup cevaba göre seçenek sunarmış. Seçeneklere bakarken gözbebeklerini izleyip hangi seçeneğe takılıyor ve sık sık dönüyorsa, onun “en iyisi” olduğunu söylerlermiş. Böylece kişi iç rahatlığıyla o ürünü alırmış. Çocukların gözlerine bakmak, potansiyellerini görmeyi sağlayabilir. Siz de çocuğunuzun gözünün içine bakın. Yaptığı şey sırasında zevk alıyor mu, yoksa ölü balık gibi mi bakıyor? Anaïs Nin, “Dünyayı olduğu gibi değil, olduğum gibi görüyorum,” demiş. Çocuğunuzun dünyasına bakarken Nin gibi olmayın! O gözlerde kendi yansımanızın ötesindeki çocuğu görmeye çalışın.
● Çocuğun ilgileriyle ilgili misiniz? Çocuğun neye eğilimi olduğunu anlamak, gözlem, zaman ve ilgi gerektiriyor. Potansiyelin keşfi ve gelişmesinde, ilgili ve destekleyici bir anne baba, öğretmen, koç önemli rol oynuyor. Bir şeyi giderek daha fazla sevmeyi ya da sevmemeyi çevrenin yaklaşımı etkiliyor. Pozitif geri bildirim çocuğu mutlu, yetkin ve güvenli hissettiriyor. Bu duygu durumu da, potansiyelin su yüzüne çıkmasına zemin hazırlıyor. Sürekli olumsuz bir yaklaşıma maruz çocuğun potansiyelinin parlaması zor olacaktır.
● İlgi onun doğal ilgisi mi, yoksa sizin tutkunuz mu? Kendi tutkularınızı çocuklarınıza empoze etmeye çalışırsanız, bu görücü usulü evlilik gibi olur. Şanslılarsa, onu “evlendirdiğiniz” alanda mutlu olurlar, ama bu yüzden gerçek aşkı asla bulamayabilirler. Çocuğun doğal ve organik istekleriyle, sizin, medyanın, akranlarının “ektiği” istekleri ayırmak en önemli noktadır. Doğal istekler zamana dayanıklıdır, diğerleri ulaşıldığında birden söner.
● Çocukla ne konuşuyorsunuz? Aristo ve babası ormanda yürüyüşe çıkar,25 yürürken farklı konularda uzun uzun sohbet ederlermiş. Babanın oğluna küçük yaştan itibaren bilimsel fikir ve yöntemleri anlatması, oğlunun bu yönde doğal bir merakı olduğunu keşfetmesini sağlamış. “Büyüyünce ne yapmak istiyorsun?” sık konuştukları bir konuymuş. Aristo’nun yetişkin hayatında potansiyel konusuna kafa yorması, muhtemelen bu küçüklük etkileriyle yakından ilişkili.
● Çocuk ilgi alanıyla sık sık buluşuyor mu? Başlangıçtaki ilgi keşfini, uzun ve proaktif bir ilgi geliştirme süreci takip eder. En önemli noktalardan biri, yeni bir ilgi alanı tetiklendikten sonra, dikkati oraya yeniden tetikleyecek şekilde defalarca o ilgi alanıyla karşı karşıya gelmektir. Duckworth, NASA astronotu Mike Hopkins örneğini veriyor. Hopkins lisedeyken, televizyonda izlediği uzay mekiğini uzaya gönderme programları uzay seyahatine ilgisini tetiklemiş. Ancak sadece bir fırlatmayla olmamış bu. Yıllar içinde defalarca uzay mekiğinin fırlatılışı gösterilmiş. Bir süre sonra NASA’yla ilgili bilgi toplamaya başlamış ve bilgi topladıkça gerisi gelmiş. İlgi bilgiyi, bilgi ilgiyi besler.
● Çocuk hangi rol modellere maruz? Çocuklara nasıl modeller sunduğumuz önemli. Bu model biz de olabiliriz, bir kitaptaki ya da bir filmdeki sevdikleri karakter de. Plato’nun şu sözünü de anmadan geçmeyelim: “… bir işin en önemli kısmı başlangıcıdır, özellikle de genç ve narin bir şeyden söz ediyorsak; çünkü karakter o dönemde oluşur ve istenen şekli daha rahat alır… Dikkatsizce davranıp çocukların sıradan insanların yarattığı sıradan hikâyeleri duymalarına, büyüdüklerinde sahip olmalarını istediğimiz fikirlerin zıttı fikirleri beyinlerine almalarına izin mi vereceğiz? Veremeyiz… O yaşta zihne giren ne varsa silinemez ve değişmez; öyleyse çocukların duyduğu ilk hikâyeler erdemli düşüncelere model teşkil etmelidir.” Ne dersiniz? Plato sizce de haklı mı?
● Çocuğun iyi yaptıklarını görüyor musunuz? Çocuğunuzun en olumsuz özelliklerini/davranışlarını listeleyin. “Okumakta zorluk çekiyor, yazmayı sevmiyor, odası dağınık…” Şimdi aynı cümleleri davranışın nedenini düşünerek tekrar yazın: “Okumada başarılı değil ama görsel hafızası çok iyi.” “İnatçı ama bir şeye kafayı koydu mu asla vazgeçmez.” Kendinizle ve çocuğunuzla ilgili daha sevgi dolu ve olumlu bir hikâye/iç konuşma kurgulamanız çok şeyi değiştirir. Çocukların eksik ve yanlışları kadar, doğrularını ve artılarını da yakalamaya çalışın.
● Çocuğun iyi yaptıklarını fark eden uzmanlar var mı? Özellikle bir alanın güvenilir uzmanları çocuğunuzda bir alanda potansiyel olduğunu söylüyorsa dikkate almakta fayda var. Kuzguna yavrusu şahin görünebilir. Öte yandan uzmanlar da şahin görüyorsa, orada illüzyon değil ciddi bir potansiyel olabilir.
● Çocuk bağımsızlığını yaşayabiliyor mu? Çocukluğun ilk yıllarında belli düzeyde bağımsızlık önemlidir. Uzun dönem çalışmalar, aşırı korumacı/kontrolcü ebeveyn ve öğretmenlerin iç motivasyonu erittiğini ortaya koyuyor. Anne baba, çocuğun neye ilgi duyduğunu kendisinin keşfetmesine izin verirse, daha sonra tutkuya dönüşecek ilgiler geliştirmeleri de daha olasıdır. Kontrol ve baskı duygusunu en aza indiren, çocuğun saygı ve değer gördüğü, “seçim ve iradeyle katılım” duygusunu maksimize eden bir ortam, bağımsızlık duygusunu güçlendiriyor.
● Çocuk neleri hatırlıyor? İzlediği bir gösteri, film ya da okuduğu bir kitaptan ne hatırladığını sormak da iyi bir yaklaşımdır. En çok aklında kalan sahneler ya da cümleler ilgi alanıyla ya da eğilimleriyle ilgili ipucu verebilir.
● Konuşurken en sık kullandığı kelimeler hangileri? Duygulara mı, eylemlere mi, duyulara mı (koku, tat, ses, vs) odaklı? Bu eğilimler de değerleri ve düşünme biçimleri üzerine ipuçları verir.
● Tutku düzeyi nedir? Melbourne Üniversitesinden müzik psikoloğu Gary McPherson bir araştırma yapmış.26 Bir enstrüman çalmayı öğrenmek için eğitim alacak olan 7-9 yaş arası 157 çocuğa ilk dersten önce bu enstrümanı ne kadar süreyle çalmak istediği sorulmuş. Cevaplar, “bir yıldan az”, “ilkokul sonuna dek”, “liseye kadar” ve “hayatım boyunca.” Uzun vadeli taahhüt verenler dokuz ay sonunda kısa vadeli plan yapanlardan yüzde 400 daha fazla ilerleme kaydetmiş. Erken yaşta hayat amacını (seçe)bilme, önemli bir ipucu olabilir.
Sonuç olarak; bilinçli gözlem yapmak, yaptıklarına dair günlük tutmak, oynadıkları oyunlar esnasında fotoğraflar çekmek ve ardından bir adım geriye giderek büyük tabloya bakmak gibi yöntemler de fikir verebilir.
Kaynak: Senin Yolun hangisi? Bahar Eriş Alfa Yayınları
Tüm hakları yazar ve yayıncıya aittir. Yazılı izin alınmaksızın yayınlanamaz.