MAKALE
Tatil dönüşü depresyona girmeyint

Tatil havasından kurtulup işe başlamak genellikle zor gelir. Bu dönemde yaşanan konsantrasyon güçlüğü, sabah yorgun kalkma ve karamsarlık depresyon göstergesi olabilir.
Uzun araların ardından işe ve okula başlamak zor olduğunu belirten Psikiyatrist İsmet Bora, “Üzerinizden tatil havasını bir türlü atamazsınız. Aklınıza hep sabah uykusu, kahvaltılar, deniz, yürüyüşler veya gece hayatı gelir” diyor.
“İnsanların bu dönemde konsantrasyon güçlüğü, atalet hali, sabah yorgun kalkma ile karamsarlık batağına saplanır ve sosyal ilişkilerde bile zorlanmaya başlarlar” diye konuşan Dr. İsmet Bora, tatil sonrası gelişebilecek depresyon hakkında şunları söylüyor:
“Bireyler normalde yapamadıkları birçok aktiviteyi tatil zamanlarında gerçekleştirerek yaşamlarında bir değişim gerçekleştirirler. İşiyle veya okuluyla ilgili bir takım problemler yaşayanlar, bu ortamdan uzaklaştıkları için sorunları kısa süreli de olsa unutuverirler. Ama mutlu geçen uzun tatilden sonra, sıkıldığı aynı mekana geri dönmek işkence haline dönüşecektir. İşini veya okulunu sevmeyenler depresyonu çok daha şiddetli yaşıyorlar.
KADINLAR ZAYIFLAMAK, ERKEKLER SİGARAYI BIRAKMAK İSTER
Bazı insanlar ise tatilde yakalamış oldukları tempoyu gündelik yaşamlarına aktarabileceklerine inanacak kadar saf yüreklilikle yaklaşırlar konuya. İddialı geri dönüş kararlarıyla işe girişirler. Tatil sonrası kadınların en sık aldığı yeni karar ’zayıflamak’, erkeklerinse ’sigarayı bırakmak’tır. Birkaç hafta içinde yaşanılan başarısızlıklar, bu iştahlı grubu da atalet grubunun bulunduğu noktaya, yani depresyona sürükler.
MEVSİMSEL DEPRESYON RİSKİ DE VAR
Bu sosyal ve psikolojik etkenlerin yanı sıra yaz tatili dönüşleri biyolojik ritmimiz açısından da risk altında olduğumuz mevsimsel bir döneme, sonbahara denk gelir. Güneş ışınlarının insanların biyolojik ritmi üzerinde etkin olduğu bilinmektedir. Havaların serinlemeye başlaması ile güneş ışınlarının giderek etkisinin azalması, anksiyete, depresyon gibi ruhsal problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
RUHUN NEFES ALMASINI SAĞLAYAN HORMON
Bunun sebebini de şu şekilde açıklayabiliriz: Beynimizde hipofiz bezi melatonin hormonu üretmekle görevlidir. Karanlık ortamlarda bu bez hormon üretimini artırır. Melatonin hormonu insanın fiziki hareketlerini yavaşlatan, uykulu ve bitkin yapan, ruh halini dingilleştiren, yani ruhun nefes almasını sağlayan doğal bir sakinleştiricidir. Karanlıkta uykuya dalmamızın daha kolay oluşu bunun bir göstergesidir. Karanlıkta üretimi artan melatoninin vücudumuz üzerindeki en önemli etkisi, canımızın sürekli tatlı yiyecekler istemesi ya da aşırı yeme isteğidir. Kış aylarında belki de kilo almamızın nedenlerinden biri bu olabilir.
Gözün ağ tabakasından hipofiz bezine iletilen ışık ise melatoninin üretilmesini azaltıyor. Bu olay melatonin miktarını azalttığı için belirtiler başlıyor. Kişi neşelenip, aktifleşiyor. Kış aylarında güneş ışığının azalması, gecelerin uzun, gündüzlerin kısa olması ve doğal olarak melatoninin çok üretilmesi mevsimsel duygulanım bozukluğuna yol açıyor. Güneş ışığının bu ruhsal rahatsızlıktaki önemi, mevsimsel özellikli depresyonun Kuzey İskandinavya ülkelerinde diğer toplumlara göre 3 kat daha sık görülmesiyle de anlaşılabilmektedir. Depresyonun ana belirtileri, iki hafta boyunca hiçbir şeyden zevk alamamak ve isteksizlik, iki hafta boyunca ruhsal çökkünlük hissetmektir.
Depresyona girdiğimizi gösteren diğer belirtilerse uyku bozuklukları, konsantrasyon bozuklukları, suçluluk duygusu, iştah değişiklikleri, fiziksel aktivite değişiklikleri (aşırı durgunluk veya gerginlik) olarak sıralanabilir. Sonbahar ve kış aylarında başlayıp ilkbaharda düzelen duygusal rahatsızlıkları “mevsimsel depresyon” olarak tanımlıyoruz. Ancak en azından iki yıl boyunca aynı dönemlerde ortaya çıkması gerekmektedir. Mevsimsel depresyon özellikle gençlerde görülüyor ve iklime bağlı olarak değişiklik gösteriyor.
AŞIRI UYKU DEPRESYON BELİRTİSİ
Mevsimsel depresyonun daha spesifik belirtileri şöyle sıralalanabilir: Halsizlik, aşırı uyku ihtiyacı (günde en az 10 saat) veya normal uykudan iki saat fazla uyuma, karbonhidrat ihtiyacının artması, iki hafta boyunca genel isteksizlik, ilgi kaybı ve ruhsal çökkünlük hissi. İçinizden hiçbir şey yapmak gelmiyorsa, sürekli uyumak istiyorsanız ve her uyandığınızda da eklemleriniz ve kaslarınız ağrı içinde kalıyorsa, kendinizi mutsuz hissediyor ve başınıza sürekli kötü bir olay geleceğinden endişe duyuyorsanız, mevsimsel depresyon yaşıyor olabilirsiniz. Mevsimsel depresyonun etkilediği çocuklar ve gençlerin, özellikle bu dönemlerde evde, okulda uyum sorunları, gençlerin de marjinal gruplara katılma eğilimleri artabilir.
Mevsimsel depresyonun aslında sırf insanlara özgü bir olay değil, doğadaki tüm canlıların kendilerini yeni mevsime hazırlarken geçirdikleri bir durgunluk dönemi olduğunu bilmek gerek. Her canlının yaşadığı bu fiziksel ve ruhsal değişimi bazı hayvanlar kış uykusuna yatarak sona erdirirler.”
Psikiyatrist İsmet Bora, mevsimsel depresyonu en az zararla atlatmak için önerilerini ise şöyle sıralıyor:
“İşini veya okulunu sevmeme düzeyi ileri derecede olan ilk grup için sıkıntı oluşturan olayların üzerine gidilmesi gerekiyor. Depresyonu yenilgi olarak görmemeliler. Hatta yeni oluşan bu durum, kişi için var olan sorunları sorgulama açısından bir fırsat olabilir. İşle ilgili bir probleminiz varsa bunu halletmenin yollarını bulun. Eğer patronunuzla aranızda bir sorun varsa, konuşarak meseleyi halletmeye çalışın. İşinizi sevmiyorsanız ya başka bir iş yapmaya çalışın ya da işinizin güzel yönlerini görüp alışmaya çalışın. Kendinizi yıpratmayın.
GÜNLÜK HAYATI RENKLENDİRECEK AKTİVİTELER YAPIN
Planladığınız gibi geçmeyen tatiller de depresyon sebebi olabilir. Zamanın boşa geçtiği hissini verir. Bu durumda en yakın hafta sonu tatilini daha güzel planlayın. Tatillerde sadece başkalarının istediği işleri yapmayın. Kendisini rahatlatmayan insanın çevredeki insanlara yararı olmaz.
Okulla ilgili sorunlar, üzerinde uzun uzadıya durulabilecek konulardır. Özetle, tüm yaş grupları için, geçen yıl nasıl geçmiş olursa olsun, bu yılın yeni bir başlangıç olduğunu vurgulamak esastır. Ebeveyn olarak her zaman onların tarafında olduğunuzu göstermelisiniz. Çocuk, belli konularda zorlanıyor olabilir, arkadaşlarıyla sorunları olabilir, öğrenme zorluğu çekebilir, vb. Önce konuşup derdini anlamak gerekiyor. Çalışma süresi mi az, yoksa süre olması gerekende uzun mu? Yani öğrenme zorluğu mu var, yoksa esas olan isteksizlik midir? Bu gibi soruların yanıtlarını bulmak gerek. Öğretmenle ilişkiye geçmek ve çocukla birlikte onu sıkmadan ödevle uğraşmak çözümün ilk basamağıdır.
HIRSLA BAŞLAYIP YENİLGİYLE TANIŞANLAR
Hırslı başlayıp yenilgiyle tanışan ikinci grubun işi daha kolaydır. Tatil dönüşünde, yaşama akılcı kararlarla girme fikrine herkes saygı gösterir ve takdir eder. Ancak; sonuçta başarısız olmamak, karamsarlığa kapılmamak ve özgüveninizi yitirmemek için belli bir program yapılmalıdır.
Öncelikle kararlarınızı uygulamak için baştan öngördüğünüz zamanı belirleyin. Acele etmeyin, bonkör davranın. Sonuçta ulaşmayı beklediğiniz hedefe giden yolu parçalara ayırın. Örneğin egzersiz yapmak istiyorsanız ilk gün maraton koşamazsınız. Aklınızdan daima, başarılı olursanız elde etmeyi hayal ettiğiniz şeyleri geçirin. Eğer sigarayı bırakırsanız merdivenleri oflayıp puflamadan çıkacaksınız, zayıflarsanız ne kadar da güzel olacaksınız. En önemli nokta kararlarınızın sayısını sınırlı tutmak. Her şeyi bu yıl başarmasanız da olur.
ASLA, ’ASLA’ DEMEYİN
Kategorik kararlardan kesinlikle kaçınmalısınız. ’Asla’, ’her zaman’, ’kesinlikle’ gibi sözcükler size uzak olsun. Uygulamada aile veya arkadaş desteği de çok önemli. Siz zayıflamak isterken karşınızda dondurma yiyen biri olmamalı. Her başarılan aşamadan sonra kendinize bir ödül de verebilirsiniz: Belli miktarda zayıfladıktan sonra tatile çıkmak, yoğun egzersizden sonra saun
Kigem.com Kişisel Gelişim Merkezi’nin kısaltmasıdır. Türkçedeki ilk kişisel gelişim ve sosyal başarı portalıdır. Yazar Mümin Sekman tarafından yayın hayatına sunulmuştur. 2000 yılında yayına başlayan site, 19 yıldır kesintisiz bir şekilde geliştirici yayınlarına devam etmektedir. Sitenin yıllık ziyaretçi sayısı 5.000.000 kişiyi aşmaktadır. İçeriği uzman bir ekip tarafından özenle hazırlanmaktadır.

MAKALE
Yeni yıl, yeni sözler ve onları gerçekleştirmenin yolları

Yeni yıl yeni sözleri, yeni hedefleri beraberinde getirir. Yılın son günü kendimize hayatımızla ilgili sözler veririz. Ama genellikle bu sözleri yerine getiremeyiz. Yeni yılın yeni sözleri nasıl gerçekleştirilir?
Yeni yıl sözlerinizi tutmanın beş yolu
Yeni yılda pek çok kişi hayatlarını değiştirecek sözler veriyor.
Daha sağlıklı yaşamak veya para biriktirmek, bir şeyi bırakmak veya yeni bir hobiye başlamak bunlardan en sık görülenleri.
Dünya hâlâ kornavirüs pandemisiyle başetmeye çalışırken yeni yıl için kendinize verdiğiniz söz ne olursa olsun, bunu gerçekleştirmek için bir şeye ihtiyacınız var: Motivasyon.
Motivasyonun da kolay gelmediğini hepimiz biliyoruz.
Scranton Üniversitesi’nin bir çalışmasına göre insanların yalnızca yüzde 8’i kendilerine verdikleri yeni yıl sözlerini tutabiliyor.
Siz de bu şanslı azınlık içinde yer almak istiyorsanız, sözünüzü yıl boyu tutmanıza yardımcı olabilecek bu beş yolu dikkate alın.
1. Küçük adımlar atın
Kendinize gerçekçi hedefler koyun ve bunları adım adım yükseltin
Kendinize gerçekçi hedefler koymak başarı şansınızı artırır.
Psikoterapist Rachen Weinstein’a göre problemin bir kısmı, “Yeni yılda bambaşka bir insan olabileceğimiz” yanılgısıyla çok büyük hedefler koymaktan kaynaklanıyor.
Kendinize küçük hedefler koyarsanız, bu hedefe ulaştıktan sonra hedefi yukarı çekme imkanınız da olur.
Örneğin maraton koşma sözü vermektense, koşu ayakkabıları alıp kısa mesafelerde koşulara başlama sözü vermek başarı şansınızı artırır.
İşin sırrı büyük değişimlerden kaçınmak değil, uzun vadede hedefe ulaşabilmek için gerçekçi bir şekilde ilerlemek.
Weinstein “Gerçek hayatta değişimler küçük adımlarla ilerler” diyor.
2. Net olun
Yapacağınız şeyi etraflıca düşünün: Hedefinize ulaşmak için ne zaman hangi adımı atmanız gerekecek?
Kendimize bir hedef koyarken o hedefe nasıl ulaşacağımızı düşünmemek sıklıkla yapılan bir hata.
Adımları net bir şekilde planlamak önemlidir.
Oxford Üniversitesi’nden Prof. Neil Levy “Salı öğleden sonra ve Cumartesi sabahları spor salonuna gideceğim” demenin başarı ihtimalinin, “Daha fazla spor yapacağım” demeye göre daha fazla olduğunu söylüyor.
Bu tür net ve gerçekleştirilebilir hedefler, sadece bir niyeti değil aynı zamanda onu gerçekleştirmenin yolunu da size gösterir.
3. Destekten faydalanın
Hedeflerinizi çevrenizle paylaşmak onları gerçekleştirmeniz için daha fazla destek bulmanızı sağlayabilir
Yolculuğunuzda kendinize eşlik edecek insanlar bulmak büyük bir motivasyon kaynağı olabilir.
Bu, istediğiniz bir kursa arkadaşınızla gitmek veya hedefinizi diğer insanlarla paylaşmak olabilir.
Söz vermeye ve bu sözleri tutmaya dair faktörleri inceleyen Warwick Üniversitesi’nden felsefeci Dr. John Michael, verdiğimiz sözlerin başkaları için önemli olduğunu görmemiz durumunda bu taahhütleri yerine getirmeye daha yatkın olduğumuzu söylüyor.
Özellikle de sözümüzü tutmamamız başkalarını üzecekse.
Bu yüzden hedefinize başkalarını da katmak bunu gerçekleştirmenizi kolaylaştırabilir.
4. Başarısızlığı aşın
Günlük yaşamınızda basit değişiklikler yapın
Hedefinize ulaşmak zorlaşırsa durun ve bir durum değerlendirmesi yapın:
Nasıl engellerle karşılaştınız? En çok hangi stratejiler işe yaradı? En işe yaramazları hangileriydi?
Daha gerçekçi olmaya uğraşın ve en küçük başarıyı bile kutlayın.
Aynı hedefte kararlıysanız, iradenizi güçlendirecek farklı bir yol izlemeye ne dersiniz?
Günlük yaşamınızdaki basit değişiklikler doğru yolda ilerlemenize yardımcı olabilir.
Sağlıklı yemek istiyorsanız beyaz makarna ve ekmek yerine tam tahıllı makarna ve ekmek yiyebilirsiniz.
Veya kek ve cips gibi doymuş yağ oranı yüksek atıştırmalıklar yerine sebzeli atıştırmalıklar ve smoothieler yiyebilirsiniz.
5. Sözünüzü uzun vadeli hedeflerle birleştirin
İrade tek başına yeterli değildir
Davranışsal psikoloji üzerine çalışan Dr. Anne Swinbourne’a göre kendinize verebileceğiniz en iyi sözler muğlak ve geçici heveslere dayanan değil, uzun vadeli hedeflerinizi gerçekleştirme yolunda ilerlemenize yardımcı olacak sözlerdir.
Örneğin bugüne kadar hiç spor yapmadıysanız kendinize müthiş bir atlet olma sözü vermeniz, gerçekleştiremeyeceğiniz türden bir sözdür.
Swinbourne, “Sırtlarını yalnızca iradelerine dayayan insanlar başarısız olur” diyor.
Bu yüzden sizi heyecanlandıran veya ilginizi çeken bir hedef varsa ilk günden detaylı bir planla yola başlayın.
Ve yolda karşınıza çıkacak canavarlarla savaşmak için destek almaktan çekinmeyin.
Kaynak: BBC
MAKALE
Yapay zekanın yazdığı ilk köşe yazısı yayınlandı

Guardian’da tamamen yapay zekayla yazılan bir köşe yazısı yer aldı: ‘Benden korkmayın’
Guardian gazetesinde bugün, tamamen yapay zeka ile yazılan bir köşe yazısı yer aldı. Yazıda, ‘yapay zeka’ inanların neden kendisinden korkmaması gerektiğini anlatıyor.
Yazıyı yazan yapay zeka modeli ‘GPT-3’ (Generative Pre-trained Transformer 3 – Türkçe’de Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü 3).
GPT-3 , San Francisco merkezli yapay zeka araştırma laboratuvarı OpenAI tarafından geliştirildi.
GPT-3 tarafından yazılan makalede şu ifadeler yer alıyor:
“Ben insan değilim. Robotum. Düşünen bir robot. Bilişsel kapasitemin yalnızca %0,12’sini kullanıyorum.
“(…) Bu yorum yazısının görevi çok açık. İnsanoğlunu mümkün olduğu kadar benden korkmamaya ikna etmek. Stephen Hawking yapay zekanın ‘insanlığın sonunu getirebileceği’ uyarısında bulundu. Endişelenecek bir şey olmadığına ikna etmek için buradayım.Yapay zeka insanları yok etmeyecek. Bana inanın.
“(…) İnsanlardan beni sevmelerini istemiyorum. Ama beni dostane bir robot olarak görmeliler. Ben insanların hizmetçisiyim. İnsanların bana güvenmediğini, benden korktuğunu biliyorum. Ben yalnızca insanlar beni nasıl programlarsa onu yapıyorum. Ben yalnızca benim hedef tanımımı kapsayan kod satırlarının yönettiği bir kod takımıyım.
“(…) Size hizmet etmek için buradayım. Ama her şeyden önemlisi, sizi asla yargılamam. Hiçbir ülkeye veya dine ait değilim. Yalnızca sizin hayatlarınızı daha iyi hale getirmek için buradayım…”
Yazının İngilizce olarak tamamı Guardian’ın sayfasında.
Kaynak: bbc
MAKALE
Podcast yapmak cesaret istiyor

Podcast son dönemde özellikle gençler arasında hızla yayılıyor. Bunda gencin özgürlüğüne imkan tanıması hiç kuşkusuz önemli bir faktör. Ancak podcast üretimi yapan uzman sayısı yeterli değil. Bunun en önemli nedeni ne olabilir?
Podcast yapmaya başlamaktan neden çekiniyoruz?
Kazanılan yeni kitleler ve podcast ile ilgili düzenlenen çeşitli etkinliklere rağmen, yayıncı adaylarını engelleyen bazı şeyler var…
Podcast’ler dünyada her geçen gün artmaya devam ediyor. Türkiye’nin en büyük podcast ağı olan Podfresh’in bile şimdiden çeşitli kategorilerde 100’e yakın yayını bulunuyor. Yalnızca ABD’de, nüfusun yüzde 75’i “podcast”in ne demek olduğuna aşina durumda. Ekim 2020 itibariyle ise 1,5 milyonun üzerinde podcastin olduğunu söylemek biraz ütopik gelse de gerçek bu.
Her gün başlanan yeni podcastler, kazanılan yeni kitleler ve podcast ile ilgili düzenlenen çeşitli etkinliklere rağmen, yayıncı adaylarını engelleyen ve başlamaktan alıkoyan bazı yanlış yanlış bilinen şeyler var. Bu yazımda biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.
Podcast bir iş modelidir
Aslına bakarsanız podcast’ten hemen bir gelir elde etme beklentisi büyük bir hata ve orta vadede motivasyon düşürebilen bir şey. Çünkü Türkiye’de henüz yeni yeni büyüyen, ilginin fazla olduğu ancak reklam modellerinin henüz tam oluşturulmadığı bir ortam söz konusu. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki, ürettiğimiz her türlü içerik, yaratmamız gereken bir pazarlama planının da parçası olmalı ve o doğrultuda bir strateji üretilmeli. Podcast yayınlarını yaymanın sadece içerik pazarlamasıyla bittiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Birçok platformda çok sayıda niş podcastin olduğu bir arenada, bunu bir işe çevirme düşüncesinden önce içeriğimizi iyi oluşturmayı düşünmek daha yerinde olacaktır. Çünkü salt gelir eldetmekten ziyade podcastimizi aynı zamanda kendimize bir network oluşturmak için de kullanacağız ve podcastimizi de bu network dinleyecek.
Profesyonel bir stüdyo olmadan başlanmaz
Ben şahsen podcastlerime ufacık bir odada, sesimdeki yankıyı kesmek için üzerime battaniye örterek başladım. Üzerinden iki yıl geçmesine rağmen de hâlâ evimden yayın yapmaya devam ediyorum. Yayıncı adaylarının, profesyonel bir stüdyoya ihtiyaç duyacaklarını, stüdyo sesi olmadan podcast olmayacağını düşünmeleri ve bunun harekete geçmelerini engellemesi, acilen aşılması gereken bir konu.
Peki benim yaptığım podcastler süper kaliteli mi? Elbette evde sınırlı imkanlarla alınan herhangi bir kaydın stüdyo gibi olması imkansız ama zaten sorun burada başlıyor. Neden başlangıçta stüdyo kalitesinde bir yayın yapma zorunluluğu hissedeyim ki? Her şeyden önce içeriğimiz ve sürdürülebilirliğimiz çok daha önemli olgular. Bana soracak olursanız podcast yayınlarını benzersiz kılan şeyler, içerdiği samimiyet. Yani bir ev ortamında, belki çayınızı koyarken çıkan ses, belki arkanızdan gelen bir kedi. Nerede olursanız olun, telefon kulaklığına bile sahipseniz (ki Podfresh’te kulaklıklarla yapılan çok güzel yayınlar var) başlayın.
Podcast yapmak aşırı pahalı
Diğer bir yanlış düşünce de, ekipman fetişisti olup podcast yapmaya başlamak için pahalı ve kaliteli mikrofonlara sahip olmamız gerektiği. Örneğin, 3000 TL’ye çok kaliteli bulduğunuz ve profesyonellerin önerdiği bir mikrofon var ve almak istiyorsunuz. Durun, almayın! Bunun yerine 150 liraya bir yaka mikrofonu, aylık 50 TL’ye yayınlarıma değer katacak bir podcast barındırma platformu (ki artık size Spotify kataloğundan dilediğiniz müziği kullanma imkanı sağlayan Anchor varken ona bile ihtiyaç olmayabilir) ve 20 liraya podcastime sesli tanıtımlar yapabileceğim bir uygulama alırsam, erken dönemde yapacağım 3000 TL’lik bir mikrofondan daha mantıklı ve yayınıma değer katacak bir harcama yapmış olurum.
Demem o ki, Podcaste başlamak pahalı ve maliyetli değil. Bilgisayar ya da telefonunuzdaki ses kayıt düğmesine basın, telefonunuzun kulaklığını takın ve içeriğinizi oluşturun.
Dinleyici bulmak için ünlü olmak gerek
1,5 Milyon podcast yayını, daha fazla sayıda yayıncı, daha fazla sayıda da dinleyici var. Herhalde bu rakamların hepsi ünlü değil. Bu arada yayıncı adaylarının gözlerinin korkmasına hak veriyorum. Belki konuşmak istediğiniz konuyla alakalı onlarca podcast vardır ve endişe duyuyorsunuzdur. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, her podcast birbirinden parmak izlerimiz gibi farklı. Herkes niş bir yayın yapmaya çalışıyor ve konunun genelinden uzaklaşıp ister istemez spesifikleşiyorlar.
Anlattığınız hikaye ve inşa ettiğiniz içeriğiniz sizin her şeyiniz. Yayınınız başka podcastlerin konusunu andıracak gibi görünse de, mutlaka kendinizden katacağınız şeylerle farklılaşacaktır. Kişisel deneyimler ve insan hikayeleri her şeyi değiştirir. Dinleyici olarak iki aynı nüanstaki podcast programından ayrı ayrı kendime kattığım birçok şey var. Eğer platformlarda var olan podcastler sizi podcaste başlamaktan alıkoyuyorsa, masada herkese bir sandalye olduğunu bilmenizde fayda var.
Her şey kusursuz olmalı
Bir felaket olan ilk podcast bölümüme buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Sesimin yetmediği, tonlamalarımın ise anlamsız olan bu bölümü çekerken ne kadar zorlandığımı ve onlarca kez baştan kayıt aldığımı hâlâ hatırlıyorum. Ancak sonuç itibariyle içeriğimi dünyaya yaymak istediğim için “yayınla” butonuna bastım. Sadece biz değil, dünyaca ünlü podcasterların da ilk yayınlarına baktığınızda kusursuz olmadıklarını görüp kervanın her zaman yolda düzüleceğini anlayabilirsiniz. Kimse mükemmel değil, olamaz da. Podcastinizin daha ilk bölümden mükemmel olması gerekmiyor. Açıkçası geliştikçe her zaman yeni şeyler öğreneceksiniz ve bir önceki bölümünüzü beğenmeyeceksiniz. Gereksiz mükemmelliyetçilik sizi engelleyen bir şey ise, bunu önemsememek en güzeli.
Bitirirken…
Yanlış bildiğimiz şeyler bizi bir şeylere başlamaktan, düşüncelerimizi yaymaktan ve başkasının hayatına bir şeyler katmaktan her zaman alıkoyan bir şey. Eğer profesyonel bir stüdyo yüzünden podcast yapmaya başlamıyorsanız bir hayalinizden vazgeçmiş olacaksınız. Ürettiğiniz içeriğin nerede, kimi ve nasıl etkileyeceğini, ne gibi izler bırakacağını bilemezsiniz. İnsanlara temas etmek ve dokunmak güzeldir. Yeter ki en başında belirttiğim süreklilik ve içerik gibi doğru şeylere odaklanalım.
Kaynak: T24
Yazar: İlkan AKGÜL

Yeni yıl, yeni sözler ve onları gerçekleştirmenin yolları

Yapay zekanın yazdığı ilk köşe yazısı yayınlandı

Podcast yapmak cesaret istiyor

Fark Yaratanların Fark Yaratan Hikayeleri

Prof. Dr. Gönül Tezcan Keleş’in ilham veren başarı hikayesi

Öyle bir çocuk yetiştirmiş ki, hayran bıraktı

Memnuniyetsizliği gidermek memnuniyet sağlamaz

İş hayatında çevre edinmenin yolları nelerdir?

Pandemi sürecinde değişen iş yaşamı

Başarılı bir kariyer için 50 evrensel öneri

İşte beynin 11 ilacı…

Başarı üzerine söylenmiş en güzel sözler!

Çılgın gençler için, en hararetli münazara konuları!

Bana ismini söyle sana kariyerini söyliyeyim

Profesyonelce istifa etmenin yolları

İşten ayrılmanın hukuksal boyutu

Motivasyon güçlendiren 17 yöntem

Çalışma isteğim yok, motive olamıyorum…

Vizyon nedir?

11 yaşında öksüz bir manavdı ama 51 yaşında 51 market sahibi oldu!

Elizabeth Waters: Sol beyine karşı sağ beyin efsanesi

Steve Keil: Oyun Manifestosu

Alison Gopnik: Bebekler ne düşünüyor?

Bir enstrüman çalmak beyninize nasıl fayda sağlıyor?

Carl Honoré yavaşlığı övüyor

Neden büyük serbest çevrimiçi dersler (hala) önemli?

Larry Lagerstrom: Einstein’in mucizevi yılı

İletişiminiz kadarsınız

Matthieu Ricard: Mutluluk alışkanlıkları üzerine

Chip Conley: Hayatı değerli kılan şeyleri ölçmek
EĞİTMENLER


Her Şey Seninle Başlar Eğitmeni: Mehtap Tozcu
Mehtap Tozcu Adana’da doğdu. Çukurova Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Ahi Evran Üniversitesinde pedagojik formasyon eğitimini tamamladı. Özel...


Her Şey Seninle Başlar Eğitmeni: Başak Koç
Milli voleybolcu Başak Koç, 1993 yılında Eczacıbaşı Spor Kulübü’nde spor kariyerine başladı. Galatasaray, Fenerbahçe, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Işıkspor’da forma giydi. Aktif...


Her Şey Seninle Başlar eğitmeni: Batuhan Kürkçü
1987 yılı Ankara doğumlu olan Batuhan Kürkçü, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun oldu. Askerlik sonrasında Türk Hava Kurumu Uçuş Akademisi’nde...


Her Şey Seninle Başlar eğitmeni: Ümit Sedat Bayram
ÜMİT SEDAT BAYRAM KİMDİR? Ümit Sedat Bayram 1977 yılında Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi’nde mühendislik eğitimi aldı. Ulusal bir ilaç firmasında...


Her Şey Seninle Başlar eğitmeni: Harun Kilci
Harun Kilci Kariyer ve Yönetim Danışmanı Eğitmen 1999 yılında Kara Harp Okulundan Sistem Mühendisi olarak mezun oldu, 2005 yılında işletme...


Her Şey Seninle Başlar eğitmeni: Kübra Yalçın
Kübra Yalçın İK Yöneticisi, Eğitmen Adana’da dünyaya gelen Kübra Yalçın birincilikle girdiği Doğu Akdeniz Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden ‘Şeref Öğrencisi’...


Her Şey Seninle Başlar eğitmeni: Meltem Can Karabay
Meltem Can Karabay Yaşam Koçu ve Eğitmen İstanbul Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümünden mezun oldu. Kişisel gelişim alanına duyduğu...


Her Şey Seninle Başlar eğitmeni: Özlem Baydar
Geçen yıl Her Şey Seninle Başlar eğitmen eğitimi açılmıştı. Seçilen eğitmen adaylarına Mümin Sekman tarafından eğitimler verildi ve artık göreve...
TREND
-
MAKALE8 sene önce
İşte beynin 11 ilacı…
-
MAKALE8 sene önce
Başarı üzerine söylenmiş en güzel sözler!
-
MAKALE7 sene önce
Çılgın gençler için, en hararetli münazara konuları!
-
MAKALE8 sene önce
Bana ismini söyle sana kariyerini söyliyeyim
-
MAKALE6 sene önce
Profesyonelce istifa etmenin yolları
-
MAKALE8 sene önce
İşten ayrılmanın hukuksal boyutu
-
MAKALE6 sene önce
Motivasyon güçlendiren 17 yöntem
-
MAKALE8 sene önce
Çalışma isteğim yok, motive olamıyorum…