Makaleler
Her Çocuk Üstün Yeteneklidir’in yazarı Bahar Eriş yazdı: Mazeret Yok!
- Kasım 5, 2014
- Yayınlayan: kigem
- Kategori: BLOG
Boğaziçi mezunu olan ve Türkiye’nin “dahi çocuklar” konusunda en yetkin uzman yazarlarından biri olan Bahar Eriş, azmin dehadaki rolünü yazdı. Dehanın yüzde kaçı zeka, yüzde kaçı terdir? Bu soruyu hayatı üzerinden cevalayan Kyle Maynard’ın hikayesi…
Bahane Yok!
Hayatta başınıza gelen her şeyi kontrol edemezsiniz, ama başınıza gelenlerin sizi eksiltmemesine karar verebilirsiniz. Maya Angelou
Kyle Maynard ismini hiç duydunuz mu?
Kyle Maynard, son 7 yıldır dünyanın beş kıtasında şirketlere, okullara, üniversitelere ve savaş gazilerine motivasyon sunumları yapan başarılı bir konuşmacı. New York Times’in en çok satanlar listesine giren No Excuses (Bahane Yok) kitabının yazarı. Aynı adla açtığı No Excuses Crossfit spor salonunda spor eğitmeni. ABD’nin en iyi takımlarında güreşen, halterde rekorlar kıran, savaş sanatlarında başarılı bir sporcu. Kyle’ın hayattaki en büyük tutkusu insanlara potansiyellerinin en üst düzeyine ulaşmaları için yardım edebilmek ve dünyaya aşılmayacak hiç bir engel yoktur mesajını verebilmek.
Kyle Maynard, kısa bir süre önce de Afrika’nın en yüksek dağı olan Klimanjaro Dağı’nın zirvesine tek başına sürünerek tırmanan ilk insan.
Sürünerek, çünkü Kyle’ın doğuştan kolları ve bacakları yok.
Doğum öncesi dönemde bebeğin yetersiz gelişimden kaynaklanan, ancak nedeni tam bilinmeyen bu durumun tıptaki adı “konjenital ampütasyon”. Hatta bu o kadar nadir bir durum ki, bu konuda istatistik bile yok. Kyle’in anne ve babası durumu öğrenince adeta yıkılıyorlar, ama depresyona girmek yerine, benzer durumda kimse var mı diye araştırıyorlar ve benzer durumda iki çocuk buluyorlar. Bu iki çocuğun da bir şekilde hayatlarını idame ettirebildiğini öğrenen aile ne olursa olsun onu bağımsız ve “normal” bir çocuk olarak yetiştirmeye karar veriyor. Kyle Maynard bugün normal bir klavyede dakikada 50 kelime yazabiliyor, rahatlıkla okuyup yazabiliyor, araba kullanabiliyor ve Atlanta’da kendine ait evinde tek başına yaşamını sürdürüyor.
Babası eski bir güreşçi olan Kyle, spor yolculuğuna 11 yaşında güreşle başlıyor. Annesi oğlunu okul sonrası bir faaliyete yazdırmazsa kendini eve kapatıp bir şey yapmadan oturmasından korktuğundan, ona zarar gelmesinden endişe duymakla birlikte, çocuğu çok istediği güreşe yazdırmaya karar veriyor. Kyle’in okulunun güreş koçu Cliff Ramos, 30 yıllık koçluk hayatında çok çocuk gördüğünü, ama Kyle’in annesi onu ilk aradığında iki kolu ve bacağı gelişmemiş bir çocuk için yapılacak bir şey olmadığını ve kadını kibarca nasıl reddedeceğini düşündüğünü itiraf ediyor. Ama Kyle’in annesi çetin ceviz; oğlunun güreşe başlaması konusunda ısrarcı davranıyor. Ertesi gün annesi Kyle’i koçun yanına getirdiğinde, kolları ve bacakları olmayan çocuğu gören Ramos, çocuğun seviyesine eğilerek ona uygun bir dille vazgeçmesini söyleyecekken, hiç görmediği kadar büyük bir ciddiyetle kendisine bakan bir çift gözle karşılaşıyor. Yine de kafasında “Bacaklar olmadan belki ama bu sporda binlerce yıldır kollar olmadan kazanan tek örnek yok” düşüncesi var; sonuçta güreş…
Ama çocukta şeytan tüyü var. Bir kaç gün sonra Ramos, aynen Kyle’in durumunu taklit edecek şekilde, iki kolunu tişörtünü içine sıkıştırarak onunla güreşiyor. Kyle kendisine tanınan bu şans için o denli minnettar ki, içinden koçuna iki söz veriyor:
“Asla bir maçta tuş olarak seni utandırmayacağım”.
“Koçum olarak sana zafer kazandırmak için tüm gücümle mücadele edeceğim”.
İlk yıl, girdiği bütün mücadeleleri kaybediyor. Tam bir yıl boyunca… Her birini… Okuldan eve her dönüşünde, ailesini ve koçunu utandırdığı düşüncesiyle göz yaşlarına boğuluyor. Ama yenilgi dayanılmaz hal alıp vazgeçme noktasına geldiğinde, yanında “Vazgeçmeyi unut” diyen bir babası var. “Adı Maynard olan kimse başarısız oldum diye kaçmaz. Ayrıca ben de ilk yıl bütün maçlarımı kaybetmiştim (bu, oğlunu motive etme amaçlı beyaz bir yalan). Bundan silkinebilir ve devam edersen, sonbaharda daha iyisini yapabilirsin”. Ancak durum ne sonbaharda ne de ikinci yılında değişiyor: Kyle, girdiği çoğu mücadeleyi kaybediyor. Babasına kızgın, ama babası hep olumlu bir tavırla vazgeçememesi için telkinde bulunuyor. Maçları videoya alıp sonrasında birlikte hatalarını izliyorlar ve evin bodrumuna inip hataları düzeltmek için çalışıyorlar.
Bahar geldiğinde Suwanee’de liseler arası şampiyona düzenleniyor. Kyle hafif sıklette şampiyonaya katılıyor. Yarı finaldeki rakibi hastalanınca, otomatik olarak finale kalıyor. Rakibi, bölgenin elit liselerinden yetenekli bir çocuk. Kyle başlangıç düdüğüyle birlikte çocuğu yere seriyor. Hiç beklemediği için neye uğradığını şaşıran çocuk, Kyle’i mindere sermek için hamle yapsa da, Kyle çocuğu yine mindere seriyor. Kalabalık ayakta, salon çılgınca tezahürat yapıyor. Kyle çocuğu tam sekiz kez yere seriyor. En sonunda hakem kolunu kaldırıyor ve kolu olmayan Kyle’in kol kökünü havaya kaldırarak şampiyonluğunu ilan ediyor.
“Tribünlere baktım. Ailemi, birbirine sarılan kız kardeşlerimi, büyükannemle büyükbabamı gördüm… Daha önce hiç hissetmediğim bir duyguydu. Ben sadece güreşmek ya da engelli çocuklara model olmak için orada olmadığımı biliyordum. Hayır, bir tek şey için oradaydım, kazanmak için… Bunun için varımı yoğumu ortaya koymaya hazırdım” diyor Kyle…
Kyle o sezon 36 maç kazanıyor ve en son sezonda eyalet şampiyonlarını da yeniyor. 2004 yılında En iyi Engelli Atlet Ödülü’nü alıyor ve 2007’de “En Başarılı 10 Genç Amerikalı”dan biri seçiliyor.
Hikayenin özü, engel tanımadan hep sevgiyle destek veren anne baba, aile ve öğretmeninin desteğiyle sürekli çabalamayı öğrenmiş sağlam iradeli bir çocuk, hatalardan öğrenme ve ne olursa olsun asla vazgeçmeme…
HBO Spor muhabiri Bernie Goldberg, “Kyle, şikayet etme hakkımızı elimizden aldı” demiş.
Gerçekten de, bu hikayeyi ilk duyduğum andan itibaren ne zaman bir şeyden şikayet edecek olsam, aklıma kolları ve bacakları olmadan Klimanjaro’nun zirvesine tırmanan bir adam geliyor… Bahanem yok.