Bilgisayar çağı boyunca birçok şifreleme yöntemi geliştirildi ve kırıldı. Peki bu şifreler hayatımıza ne zaman girdi? İşte bir bilgisayarın şifresini kıran ilk insan Allan Scherr ve hikayesi…
Allan Scherr: Bilgisayar
şifresi kıran ilk hacker
1962 yılında ABD’nin en prestijli üniversitelerinden Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki (MIT) bilim insanları bilgisayarların güvenliği için yeni bir sistem geliştirdi: Şifre.
Zaman paylaşımlı işletim sistemini
(CTSS) kullanan MIT’li araştırmacılar, o dönem bilgisayarları paylaşmak
zorundaydı ve kullanım süreleri kısıtlıydı.
Farklı kullanıcıların
dünyanın farklı yerlerinden ve bir telefon ağı aracılığıyla girdiği sistemi
sömürenler de yok değildi.
Nihayetinde her çalışana
sisteme erişmesi için kişisel bir şifre verilmesine karar verildi.
Günümüzde bilgisayar ve
internet teknolojileri için güvenlik olmazsa olmaz. 1960’lı yıllarda ise şifre
kavramı bilgisayar dünyası için çok yeniydi.
Tüm şifrelere giden dosya
Bilgisayar bilimci Fernando
Corbató’nun geliştirdiği bu sistemle bilgisayara girenler, kendilerine ayrılan
süre bittiğinde sisteme yeniden giriş yapamıyordu.
Ancak her güvenlik sistemi
gibi bunu da istismar edecek biri çıktı: MIT’de yüksek lisans eğitimini
sürdüren genç bilgisayar bilimci Allan Scherr.
Scherr, yüksek lisans tezi
için bu sistemin performansını ölçmeliydi. Ancak toplamda sadece 10 saati
vardı:
“Bu sistemdeki farklı
değişkenleri ölçebilmem için özel erişim iznim vardı. Yaklaşık 30 simulasyon
hazırlamalıydım ama bana ayrılan süre çok azdı. Daha çok süre istedim ve
reddettiler. Ben de bana ayrılan süreyi sıfıra indirmenin yolunu buldum.”
Scherr önce tüm şifrelerin
toplandığı ‘Gizli kullanıcı şifreleri’ isimli dosyayı buldu. Dosya isminde ‘gizli’
kelimesi özellikle tersten yazılmıştı.
Kimsenin haberi bile olmadan
bu dosyayı yazdırmanın bir yolunu bulan Scherr, sistemde kullanılan tüm kişisel
şifrelerin bir kopyasına sahip oldu.
“Artık sisteme
istediğim zaman ve sürede girebiliyordum” diyen Scherr, arkasını kollaması
için bir de suç arkadaşı buldu.
Programın finansal
yöneticisine sus payı olarak şifrelerin listesini el altından vermeyi teklif
etti, o da kabul etti.
Scherr patronlarından
bazılarının sistemlerini hacklemekle kalmayıp, arkasında onlarla dalga geçen
mesajlar bırakıyordu.
‘Kafamı bir sürü şifreyle
doldurmaktan hoşlanmıyorum’
1960’lu yıllardan sonra
şifre kullanımı günlük hayatın bir parçası olmaya başladı.
Hava limanlarında da yolcu
bilgilerine erişim için şifreler kullanılmaya başlandı. 1970’li yıllarda artık
banka müşterileri hesap bilgilerine bu sistemle ulaşıyordu.
1980’lere gelindiğinde şifre
gerektiren paylaşımlı bilgisayarların kullanımı yaygınlaştı.
Şifre, ekmek ve su gibi en
temel ihtiyaçlarımızdan biri haline geldi.
Scherr’e göre, bir gün
uyanıp da kendi yaşamımıza erişimimizin engellendiğini öğreneceğimiz yakın:
“Bence şimdiden bunu
yaşıyoruz. Telefona pin kodunu birkaç kez yanlış giriyoruz, telefon devre dışı
kalıyor.”
MIT’yi bitirdikten sonra 30
yıla yakın IBM teknoloji şirketinde çalışan Scherr, IBM’in yazılım sistemi ve
uygulama ve mini bilgisayarlarla iletişim ağını geliştiren kişiydi.
Peki bilgisayar
endüstrisinin ilk hackerlarından Scherr, başkalarının onun şifresini kırmasını
nasıl engelliyor?
‘Kırılamaz şifre’nin formülü
ne olabilir?
Sherr’in yanıtı şaşırtıcı:
“Kafamı bir sürü
şifreyle doldurmaktan hoşlanmıyorum.
“Ezberlediğim uzun ve karmaşık tek bir şifre var, tüm şifrelerimi yöneten bir uygulamaya girmemi sağlıyor.”
Kaynak: www.bbc.com