Makaleler
90 yıllık halıcı ailenin devrimci çocuğu
- Ocak 30, 2013
- Yayınlayan: kigem
- Kategori: MAKALE

XVII. YÜZYIL
Şengör Ailesi Kastamonu’dan Kosova’ya göç eder. Burada başta halı Balkanlara özgü her türlü el işini öğrenir, geçimlerini bu yolla sağlarlar. 1900’lerin başında tekrar Anadolu’ya döner, önce Uşak’a ardından da İstanbul’a gelirler.
YIL 1919
Cem Şengör’ün büyükbabası, kardeşiyle birlikte Kapalıçarşı’da bir halı dükkanı açar. 1954’te Kapalıçarşı’da büyük bir yangın çıkar. Onarım beş yıl sürer. Bunu fırsat bilip büyükbaba ile kardeşi işlerini ayırır: ‘Bizimkiler Nuriosmaniye Caddesi’ndeki ilk mağazayı açıyorlar. 80’lerin başında işi çok büyütüyorlar. Türkiye’nin ilk çok katlı halı mağazasını hizmete sokuyorlar. Turizm firmaları dükkana otobüs otobüs turist getiriyor.’
YIL 1986
Cem Şengör işin ucundan tutmaya başlar. 18 yaşındadır. 5-6 yıl dükkanda işin tozunu yutar. Bir yandan da İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat’ı bitirir. ‘Şirket o dönem, babam ve amcalarımın ismi olan Faruk, Cemalettin ve Aykut’un baş harflerini taşıyor: FCA Şengör. Babam ve amcalarımı kaybedince şirketi devraldım. Kuzenlerim bu işi yapmak istemediler.’
YIL 1993
Cem Şengör, Nuriosmaniye’deki mağazayı Nişantaşı’na taşır. Fakat el halısının gelecek vadeden bir iş olmadığının da farkındadır. ‘Bugün dünyadaki el halısı işi beş dünyaya yetecek kadar çok. Acayip arz fazlası var. Yaptığın ürün eskimiyor, miras olarak çocuklara kalıyor falan… ‘Ben bu işi nasıl geliştirebilirim?’ diye düşünmeye başladım. Ve kendime bir hedef koydum: Ben çocuklarıma ya bu işi satıp parasını bırakacağım ya da büyük bir şirketin hisse senedi olarak bırakacağım. Bunun için önce ürünü sonra halı mağazacılığını yeniden tanımlamak gerektiğini biliyordum.’
YIL 1998
Step markası doğar. Halı, nesilden nesile aktarılan, miras bırakılan bir şey değildir artık. Ev tekstili trendinin bir parçasıdır. Modası vardır. Kolay alınır, kolay vazgeçilir. ‘Zaman içinde bu tanımı derinleştirdik. Halı evde en sona bırakılan tamamlayıcı bir aksesuvar gibi gözükür. Halbuki mekanın en belirleyici öğesidir. Halının tasarımı, rengi veya dokuması bütün duyguları harekete geçirebilir.’
ÜÇ SEYAHAT
Cem Şengör’ün Step Halı’yı yaratma süreci sancılı geçer. Yaptığı üç seyahat hayatında çok şey değiştirir: ‘1996’da Paris’teki Maison&Objet fuarına gittim. Aynı yıl Milano’daki mobilya fuarını da gezdim. Salone Internazionale del Mobile. Dekorasyon trendlerini yakından gördüm. Sergilenen mobilya gruplarının hiçbiriyle bizim satmaya çalıştığımız halılar bağdaşmıyordu. Gene o dönemde Dubai’ye gittim, yeni yapılan otelleri gezdim. Modern mimarisi olan otellerde oryantal halıları kullanmışlardı. Olmamıştı. Şık bir elbisenin altına alakasız bir ayakkabı giymiş gibi duruyordu. Kafamda son noktayı bir tasarım dergisi koydu. Desenin on yıllık değişimini ve klasik ile modern arasındaki dengeyi anlatıyorlardı. Şöyle yazmışlardı: ‘Geçtiğimiz 100 yıl klasikle modern arasında muazzam bir çatışma yaşandı. Ama artık modern klasiğin bileğini büktü.’ Ve işi değiştirmeye karar verdik. Bence çok doğru zamanda çok doğru bir iş yaptık. Bütün dünyada takdir edilmemizin sebebi de bu.’
Step Halı’nın ilk koleksiyonları bir Fransız bir de Belçika firmasının yardımlarıyla üretilir. Halıların tamamı ithal edilir. Ancak bir süre sonra farklı ipliklere, yeni dokulara ihtiyaç duyulur. Koleksiyonu derinleştirmek ve halının mekandaki birincil rolünü vurgulamak için bu şarttır.
YIL 2002
Step koleksiyonlarının tamamı Türkiye’de üretilmeye başlar. Fabrika açılır, tasarım departmanı kurulur. ‘Bir yün fabrikasıyla ortaklık kurduk. Fabrikada inanılmaz katma değerli iplikler yarattık. Bu iplikleri halıya dönüştürdük. Halıyı yıldız yapmak için tüketicideki insani duyguları harekete geçirmek gerekiyor. Bugüne kadar basmadığı kadar yumuşak bir halıya basmalı örneğin. Bunu yapmak için de farklı iplikler üretmek şart. Büyüleyici yumuşaklık için biraz kaşmir kullanıyoruz.’
Step Halı artık yılda bir kez büyük bir koleksiyon açılışı yapıyor. Sonbahar gelince koleksiyon tazeleniyor. İngiltere, Türkiye ve Dubai için farklı halılar üretiliyor. Tasarım departmanı 45 günde bir koleksiyona yeni model ekleniyor.
Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorsun lafını kaç kere duyduğumu tahmin bile edemezsiniz
Sizin ilmek ilmek sevgiyle dokunan el halılarıyla ne alıp veremediğiniz var?
– Hem ürüne hem de satış şekline tepkiliydim. Hiçbir ürünü alıp da bilmem kaç sene kullanamazsınız. Halbuki halıyı insanlar çocuklarına bırakıyor. Ama o çocuk kendi evinde o halıyı görmek istemiyor. Çocukluğunda çikolata damlattın diye annenden azar işittiğin halıyı kendi evine götürüp ne yapacaksın? Kabus gibi! Bize halının modasının geçmeyeceği öğretildi. Ama bu çok yanlış bir bilgi. Yaşam şekilleri değişiyor. Eskiden akşam yemeğinde karnıyarık ve pilav yiyorduk şimdi bir salatayla geçiştiriyoruz. Geleneksel halı motifleri kendi doğal ortamları için yaratılmıştır. Kız Sındırgı’da halı dokurken hava soğuk olduğu için koyu renk kullanmıştır. Kızın kendisi için yaptığı halının Nişantaşı’ndaki evde ne işi var? Dekorasyona uyması imkansız.
Müslüman mahallesinde salyangoz satmakla suçlanmadınız mı?
– Bu sözü kaç kez duyduğumu tahmin bile edemezsiniz. Biz ilk mağazayı Nisan 1998’te İstanbul Beylikdüzü’nde açtık. 27 Ağustos 1999’da yani depremden on gün sonra Ankara mağazasını açtık. Halının tanesi 75 milyondu. Bir günde 700 milyonluk satış yaptık. Ankaralılar buna hazırdı. Hemen sonra Bursa Zafer Plaza’daki mağaza açıldı. Ama orada ilk aylar anlaşılamadık. Mağaza müdürleri ‘el halıları da koyalım’ diye çok ısrar etti. Ama direndik.
Nasıl bir patronsunuz?
– Birlikte çalıştığım insanların hedef sahibi olmalarını isterim. Şirket hedeflerini de çok iyi algılanmalılar. Ve kendi hedeflerini şirket hedeflerine paralel olarak çizmeliler.
Sık eleman değiştiren bir yönetici misiniz?
– Asla. Step Halı’nın kurulduğu günden beri çekirdek kadromuz hiç değişmedi. Bu büyük bir zenginlik. Biz bir şeyleri birlikte yarattık, birlikte öğrendik. Çalışanlara yılda iki kere büyük eğitim veriyoruz. Ben de eğitimlere katılıyorum. Şirkette 170 kişi çalışıyor.
Eleman alırken iş görüşmesinde mutlaka sorarım dediğiniz bir soru var mı?
– Fenerbahçeli misin? Galatasaraylı olmasın da! Şaka tabii. Aslında Türkiye’de kalifiye eleman bulmak zor. İnsanlar iş hayatında eğitiliyor. Biz adayların hayattan ne beklediğiyle ilgileniyoruz.
Disipline inanır mısınız?
– Saat disiplinim yok. Sabahları ona doğru gelirim. Planda ne varsa ona göre davranırım. Ayda ortalama bir kere seyahat ederim.
Aile yaşantısının başarıya katkısı hakkında neler söyleyeceksiniz?
-1991’de evlendim. Bence ailenin katkısı iki türlü. Birincisi benim için aile, huzur ve mutluluk demek. Bir hedef doğrultusunda birlikte hareket etmek demek. İkincisi Ayşegül işi ve formasyonu itibariyle acayip işime yarayan bir kadın. Profesyonel bir danışmanla evliyim. Bundan daha iyisi olamazdı.
Ekleyen:Kigem
